28 Temmuz 2014 Pazartesi

kadranı dans eden pili bitik saat

                        şu sıralar, zamanla geçer dediğimiz şeyin zamandan başka bir şey olmadığını anladım. zamanla geçen tek şey zaman.

                         saati çöplük olarak düşün. daire şeklinde bir çöplük, ortasında dönen akrep ve yelkovan var. "zamanla geçer" diye tabir ettiğimiz tüm üzüntülerimiz, tüm pisliklerimiz de saatin içinde. umduğumuz şey, akrep ile yelkovanın dönerken onları de önüne takıp süpürmesi değil mi? yelkovan pislikleri takar önüne, geçtiği yerlerdeki pislikleri temizler, geçtiği yerlerdeki üzüntülerimizi alır götürür peşinde. zamanla geçer dediklerimize bir bakarız yelkovanla akrebin kadranına takılmış süpürülüyor. sonradan fark ediyoruz ki yelkovan önüne taktıklarıyla birlikte dönüp yine aynı yere geliyor. aynı üzüntüler, aynı sıkıntılar yine aynı yerde beliriyor.

                    kadran dönüp duruyor, zaman arkasını kirletirken önünü temizlemeye, akrep süpürürken yelkovan pislikleri geri saçmaya devam ediyor. öyle değil midir zaten? akrep ile süpürülenler; üstünde saatlerce düşündüklerimiz, ağır ağır ilerlediklerimizdir. yelkovan ise saniye içerisinde döner içine sıçar hayatımızın. anlık olaylar parçalar umutlarımızı. zamanın içine attığımız üzüntülerimizi, akrebin saat ayırıp temizlediğini, yelkovan saniyesinde dağıtır.

                    zamanla hiçbir şey geçmiyor. ahmet hamdi tanpınar'ın saatleri ayarlama enstitüsünde dediği gibi; saatin kendisi mekan , yürüyüşü zaman ,ayarı insandır..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder