31 Mayıs 2014 Cumartesi

gezi 2: bir halkın yaratıcılığı

              acısıyla, tatlısıyla gezi eyleminin yıl dönümüne geldik. geçen yıl bugünlerde gezi parkında bulunan bir grup eylemciye müdahale edilmesi sonucu, tüm türkiye'nin ayağa kalkması, genç yaşlı meydanlarda iktidara karşı tepkisini sunması gibi olayları hep beraber yaşadık. bugün de birçok il meydanlarında toplanmalar gerçekleşeceği duyumunu aldım. gerçi izmirde bugün sel bekleniyor ama olacaktır elbet. bu yazımda elbet size haber bülteni adı altında bir şeyler anlatmayacağım. söylemem gereken bazı şeyler var.

              öncelikle, anarşizm ideolojisi üzerinden gideceğim. anarşizm archos yünanca sözcüğünden gelir. archos yönetici demektir. bizim meydanlara çıkıp hep bir ağızdan dillendirdiğimiz şeyler, yöneticilere, hiyerarşiye karşı aldığımız tutumu ifade ediyor. bu akımın çıktığı tarihler, fransız halkının, işçilerinin ayaklandığı tarihlere denk gelmekte. yani elde taş sopa mantığıyla hareket eden onlarca insandan bahsedebiliriz. günümüzde meydanlarda gördüğümüz bir kısım taşlı ve sopalı insanlar da elbet anarşizm yanlısıdır ancak bu gördüğünüz gibi fransız ihtilalindeki anarşizmden farksızdır. peki fransız ihtilali oldu mu? oldu. başarılı demek ki neden şimdi bu bir çözüm olmasın? diyebiliriz. ancak 17. yüzyıldaki devlet sistemi ile günümüz devlet sistemi arasında kayda değer bir fark var. gerek sistem, gerek silahlanma bakımından mükemmel bir değişim görmekteyiz. devletler artık savunma ve yönetim bakımından çok üst seviyedeler. buradan yola çıkarak tarafların birinin bu kadar üst düzeye erişmiş olması, gelişmiş olması diğer tarafın da gelişmesi gerektiğini gösterir. sen günümüz devletini taş ve sopayla yıkma hayali kuruyorsan, bu son teknoloji şifreli kasayı, kaşıkla açmaya çalışmak olur. dönemine uymaz ve başarısızlıkla sonuçlanır.

               gezi çatısı altında, elinde taş ve sopayla gezen mahluklara karşı bir tutum içerisinde olmamız gerekiyor. bunun nedeni nasıl archos'a karşı bir tutumumuz varsa, gelişmeye, çağdaşlaşmaya karşı bu cahil ve ilkel eylemcilere karşı da bir tutum beslemeliyiz. yapılacak bir çok eylem tarzı var ki. özellikle geçen yıl yapılan seyyar kütüphaneler, kitap okuma festivalleri, dans gösterileri, eğlenceler, çalgı çengi... mükemmel değil miydi? insanlar imrenerek bakmadı mı bizlere? işin içine taş girince soğudumuzu hissetmediniz mi? yeter artık eve dönün demedik mi? iş sadece yüzü maskeli eli sopalı diğer eli baraj altı parti bayrağını taşıyan insanlara kalmadı mı?

               demem o ki, yetişkin ve yaşlı kesimin söylediği:"vay biz bu gençlerden bir şey olmaz diyorduk ama nasıl da sesini yükselttiler." sözü bu kitap okuyan, şarkılar söyleyen çevreci gençlere yöneliktir. eğer çağdaş ve hoşgörülü bir zekaya sahip değilseniz lütfen meydanlara inmeyin. bu ne bir cafe toplanmalarında oynanan bir oyun ne de bir boş zaman eğlencesi. bu gençliğin yaratıcı zekasıyla insanları etkileme protestosu. farkındalık ve ayağını denk al protestosu. diğer taraflara kaçınca; insanlar sokağa çıkıyor, olay oluyor, olay olunca insanlar sokağa çıkıyor, insanlar sokağa çıkınca olay oluyor.... bu döngüye giriyoruz. ve malesef bu döngü her zaman en başa saracaktır. akıl yolundan uzaklaşmamak dileğiyle.

30 Mayıs 2014 Cuma

önemli olan hangi görünüş?

mahkemedeki münker ve nekir.

   malum allah cc kullanıcı adını kullanan ve adı ertan olan bir öğretmen kardeşimize 15 ay hapis cezası verildi. nedeni kendisini allah yerine koyup dini değerleri aşağılaması. %99'u müslüman olan güzel ülkemizin %90'ının dinle uzaktan yakından alakadar olmadığı gerçeğini de cebimize koyduğumuzda bu profile gülen onbinlerce insan olduğu gerçeğini söylebiliriz. tabi türk insanı olarak bir çok gülen insanın cezadan sonra, hak etmiş tarzı açıklamalarını duymak da mümkün.

     bir yandan, işin adli boyutunda ironik bir durum da gözüme çarptı. allah yerine koymak ahlaki bir suç, anayasada; adam öldürmek, hırsızlık yapmak, kul hakkı yemek tarzındaki günahlar kadar büyük yer edindiğini düşünmüyorum. yani bunun cezasını allah öteki tarafta verir deriz bizler genellikle. adam öldürene hapislerde çürür derken allah'a şirk koşanı öteki tarafta yanar inşallah deriz, hapislerde çürüsün demeyiz. işin ironik kısmına gelecek olursam, buradan yola çıkarak, bir hocamız allahlık taslıyor, mahkeme 15 ay ceza veriyor. ee böyle bir suçun allah katında cezasının olduğunu, en azından halkımızın öyle kabul ettiğimizi söylemiştim. mahkeme bu durumda allahlık taslıyor, bir 15 ay da sizlere lütfen..

     işin şakası, hristiyan tanrısıyla dalga geçen the tweet of god hesabı ekim 2010'dan beri twitterda. herhangi bir cezai işleme tabii tutulmamış. ayrıca takipçi sayısı bizim hocadan 5-6 kat daha fazla. evet, kültürümüze göre kesinlikle yanlış diyebiliriz ama, şu dini en çok biliyormuş gibi yapıp, en az bilen ülke olarak bizlerin böyle bir ceza vermiş olması üzücü.