acısıyla, tatlısıyla gezi eyleminin yıl dönümüne geldik. geçen yıl bugünlerde gezi parkında bulunan bir grup eylemciye müdahale edilmesi sonucu, tüm türkiye'nin ayağa kalkması, genç yaşlı meydanlarda iktidara karşı tepkisini sunması gibi olayları hep beraber yaşadık. bugün de birçok il meydanlarında toplanmalar gerçekleşeceği duyumunu aldım. gerçi izmirde bugün sel bekleniyor ama olacaktır elbet. bu yazımda elbet size haber bülteni adı altında bir şeyler anlatmayacağım. söylemem gereken bazı şeyler var.
öncelikle, anarşizm ideolojisi üzerinden gideceğim. anarşizm archos yünanca sözcüğünden gelir. archos yönetici demektir. bizim meydanlara çıkıp hep bir ağızdan dillendirdiğimiz şeyler, yöneticilere, hiyerarşiye karşı aldığımız tutumu ifade ediyor. bu akımın çıktığı tarihler, fransız halkının, işçilerinin ayaklandığı tarihlere denk gelmekte. yani elde taş sopa mantığıyla hareket eden onlarca insandan bahsedebiliriz. günümüzde meydanlarda gördüğümüz bir kısım taşlı ve sopalı insanlar da elbet anarşizm yanlısıdır ancak bu gördüğünüz gibi fransız ihtilalindeki anarşizmden farksızdır. peki fransız ihtilali oldu mu? oldu. başarılı demek ki neden şimdi bu bir çözüm olmasın? diyebiliriz. ancak 17. yüzyıldaki devlet sistemi ile günümüz devlet sistemi arasında kayda değer bir fark var. gerek sistem, gerek silahlanma bakımından mükemmel bir değişim görmekteyiz. devletler artık savunma ve yönetim bakımından çok üst seviyedeler. buradan yola çıkarak tarafların birinin bu kadar üst düzeye erişmiş olması, gelişmiş olması diğer tarafın da gelişmesi gerektiğini gösterir. sen günümüz devletini taş ve sopayla yıkma hayali kuruyorsan, bu son teknoloji şifreli kasayı, kaşıkla açmaya çalışmak olur. dönemine uymaz ve başarısızlıkla sonuçlanır.
gezi çatısı altında, elinde taş ve sopayla gezen mahluklara karşı bir tutum içerisinde olmamız gerekiyor. bunun nedeni nasıl archos'a karşı bir tutumumuz varsa, gelişmeye, çağdaşlaşmaya karşı bu cahil ve ilkel eylemcilere karşı da bir tutum beslemeliyiz. yapılacak bir çok eylem tarzı var ki. özellikle geçen yıl yapılan seyyar kütüphaneler, kitap okuma festivalleri, dans gösterileri, eğlenceler, çalgı çengi... mükemmel değil miydi? insanlar imrenerek bakmadı mı bizlere? işin içine taş girince soğudumuzu hissetmediniz mi? yeter artık eve dönün demedik mi? iş sadece yüzü maskeli eli sopalı diğer eli baraj altı parti bayrağını taşıyan insanlara kalmadı mı?
demem o ki, yetişkin ve yaşlı kesimin söylediği:"vay biz bu gençlerden bir şey olmaz diyorduk ama nasıl da sesini yükselttiler." sözü bu kitap okuyan, şarkılar söyleyen çevreci gençlere yöneliktir. eğer çağdaş ve hoşgörülü bir zekaya sahip değilseniz lütfen meydanlara inmeyin. bu ne bir cafe toplanmalarında oynanan bir oyun ne de bir boş zaman eğlencesi. bu gençliğin yaratıcı zekasıyla insanları etkileme protestosu. farkındalık ve ayağını denk al protestosu. diğer taraflara kaçınca; insanlar sokağa çıkıyor, olay oluyor, olay olunca insanlar sokağa çıkıyor, insanlar sokağa çıkınca olay oluyor.... bu döngüye giriyoruz. ve malesef bu döngü her zaman en başa saracaktır. akıl yolundan uzaklaşmamak dileğiyle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder